- Mesajlar
- 463
Elbette! Aşağıda, Ipsos’un #NEV2024 raporuna dayanan orijinal metni özgünleştirerek yeniden yazdım. İçerik hem akademik hem de medya ortamlarında kullanılabilecek şekilde bilgilendirici ve akıcı bir dille sunulmuştur:

Ipsos Türkiye’den Özlem Bulut Sönmezyalçın’a göre hibrit araçlar, tüketicilerin “yenilikçi teknolojiye adım atma” arzusu ile “güvenli bir alanda kalma” isteği arasında ideal bir denge sunuyor. Bu yönüyle hibritler yalnızca bir geçiş aracı değil, elektrifikasyon sürecinin anahtar oyuncularından biri haline geliyor.
Buna karşılık, elektrikli hafif ticari araçlar (e-LCV) özellikle şehir içi lojistikte ciddi bir potansiyele sahip. Ancak ilk yatırım maliyeti ve dizel modellere kıyasla daha düşük menzil gibi sınırlamalar, bu segmentin yaygınlaşmasını geciktiriyor. Burada da açıkça görülüyor ki, altyapı yatırımları ve verimli teşvikler olmadan pazarda kalıcı bir dönüşüm mümkün değil.
Özellikle şarj altyapısının gelişimi, şehir planlaması, finansman modelleri ve kullanıcı güveni gibi çoklu faktörlerin birlikte ele alınması gerekiyor. Başarı, sadece teknolojik donanıma değil, aynı zamanda sistemler arası uyuma ve stratejik vizyona bağlı olacak.

Türkiye’de Elektrikli Mobilite: Hibritlerin Stratejik Yükselişi
Ipsos’un sosyal dinleme platformu Synthesio tarafından yayımlanan #NEV2024 Elektrikli ve Hibrit Araçlar Raporu, Türkiye’deki elektrikli ulaşım dönüşümünü detaylarıyla analiz ediyor. Çalışma, hem tüketici davranışlarını hem de teknolojik geçiş sürecinde yaşanan temel kırılmaları çok boyutlu biçimde ele alıyor.Elektrikli Araçlar Artık Somut Bir Gerçeklik
Elektrikli araçlar, Türk tüketicisinin zihninde soyut ve uzak bir teknoloji olmaktan çıkıp, günlük yaşamda daha fazla yer bulan bir mobilite seçeneğine dönüştü. Özellikle hibrit araçlar, bu geçiş sürecinde bir “geçiş köprüsü” olarak konumlanıyor. Elektrikli sürüş deneyimini yaşamak isteyen ancak altyapı eksiklikleri nedeniyle çekimser kalan kullanıcılar için hibrit modeller daha güvenli, pratik ve erişilebilir bir çözüm sunuyor.Hibritler: Kullanıcı Güveninin Temsilcisi
Hibrit modellere yönelik olumlu kullanıcı algısı, yalnızca teknolojik tercih değil; kontrol hissi, esneklik ve düşük risk gibi psikolojik faktörlerle de ilişkili. Menzil endişesi, batarya yangınları veya yetersiz şarj altyapısı gibi tam elektrikli araçlara yönelik kaygılar, hibritlerde daha az karşılık buluyor. Özellikle şarj edilebilir (plug-in) hibritler, elektrikli dünyayı keşfetmek isteyen ancak temkinli hareket eden kullanıcılar için kontrollü bir geçiş zemini oluşturuyor.Ipsos Türkiye’den Özlem Bulut Sönmezyalçın’a göre hibrit araçlar, tüketicilerin “yenilikçi teknolojiye adım atma” arzusu ile “güvenli bir alanda kalma” isteği arasında ideal bir denge sunuyor. Bu yönüyle hibritler yalnızca bir geçiş aracı değil, elektrifikasyon sürecinin anahtar oyuncularından biri haline geliyor.
Teşvikler ve Gerçeklik Arasındaki Fark
2024'ün gündeminde öne çıkan konulardan biri de ÖTV teşvikleri oldu. Şarj edilebilir hibrit araçlara yönelik vergi indirimlerinin açıklandığı dönemlerde Google arama hacminde zirveye ulaşılması, kullanıcı ilgisinin yüksekliğini gösteriyor. Ancak bu ilgi her zaman satın almayla sonuçlanmıyor. Stok eksikliği, kampanya sürelerinin kısıtlı olması ya da fiyatlara yeterince yansımayan teşvikler, kullanıcılar nezdinde beklentiyle gerçeklik arasında bir boşluk oluşturuyor. Bu durum, kısa vadeli çözümler yerine sürdürülebilir destek stratejilerinin önemini gözler önüne seriyor.İkinci El Pazarı ve Teknoloji Algısı
Araştırmalar, ikinci el elektrikli araçlara olan ilginin geçtiğimiz yıla göre neredeyse iki katına çıktığını gösteriyor. Ancak kullanıcıların ilgisi yalnızca fiyata değil; batarya sağlığı, performans düşüşü ve ikinci el değer kaybı gibi konulara da odaklanıyor. Hibrit araçlar burada da öne çıkıyor: Daha oturmuş teknoloji algısı, düşük bakım maliyeti ve yüksek dayanıklılıkla uzun vadeli güven sunuyor.Mikro Mobilite ve Elektrikli Ticari Araçlar
2024 yılı boyunca mikro mobilite çözümleri (örneğin e-skuterler, küçük şehir içi elektrikli araçlar) belirli bir kullanıcı kitlesi tarafından ilgiyle karşılansa da, büyüme sınırlı kaldı. Bunun arkasında, fiyat-performans beklentisi, yedek parça erişimi ve satış sonrası hizmetlerin yetersizliği gibi faktörler yatıyor.Buna karşılık, elektrikli hafif ticari araçlar (e-LCV) özellikle şehir içi lojistikte ciddi bir potansiyele sahip. Ancak ilk yatırım maliyeti ve dizel modellere kıyasla daha düşük menzil gibi sınırlamalar, bu segmentin yaygınlaşmasını geciktiriyor. Burada da açıkça görülüyor ki, altyapı yatırımları ve verimli teşvikler olmadan pazarda kalıcı bir dönüşüm mümkün değil.
Çok Katmanlı Bir Gelecek Haritası
#NEV2024 raporu açıkça gösteriyor ki, Türkiye’deki elektrikli mobilite dönüşümü doğrusal bir süreçten ziyade çok katmanlı bir yapıya sahip. Farklı kullanıcı grupları, farklı beklentiler ve teknoloji seviyeleri ile hareket ediyor. Hibrit araçlar bu süreçte yalnızca bugünün ihtiyacına değil; aynı zamanda geleceğin mobilite sistemine geçişte de önemli bir rol oynuyor.Özellikle şarj altyapısının gelişimi, şehir planlaması, finansman modelleri ve kullanıcı güveni gibi çoklu faktörlerin birlikte ele alınması gerekiyor. Başarı, sadece teknolojik donanıma değil, aynı zamanda sistemler arası uyuma ve stratejik vizyona bağlı olacak.